[ad_1]
İstanbul’un Fatih ilçesinde kuyumcu Murat Yetim, kasasını zenginleştiren bir gerçek ile karşılaştı: "Bu ay listenin en başında çalışanlarım var!" Yaklaşan ay sonuyla birlikte cam kırıklarını toplamak için muhasebecisini görevlendiren Murat, o da ne? Bir buçuk yıldır, çalışanları tarafından düzenli olarak altın çalındığına dair kanıt buldu. Yani, “aile ortamı” dediği yerde işten çıkarılanların cümlelerini duymadan, “maalesef hırsızlık” dendiğini anlamıştı.
"7 BİN 300 GRAM ALTIN HESAPTA YOK!"
Kuyumcunun savcılığa sunduğu dilekçeye göre, “1.5 yıldır hesaplarımda açıklar vardı, ama öyle bir süredir ki**,” dedi Murat, "Şimdi anladım ki çalışanlarım, şirkette bir ‘Altın Hayvanat Bahçesi’ açmış!" Sözde, kendisine ait olan altınlar bir günde yaklaşık 7.3 kilo kaybolmuştu. Bu hırsızlık skandalında, başrolde 24 ayar dostları vardı.
Murat, “Sonlara doğru, altının azaldığını hissetmeye başlamıştım. Güvendiğim insanlar birer birer kaybolurken, ben de bu şaka gibi duruma gülmekten kendimi alamadım!” diyordu. Anlaşılan, altınların kaybolmasıyla birlikte Murat’ın güven duygusu, bir tuşla silinip gitmişti.
"KİMSEYE TOZ KONDURAMADIM"
Adliyenin önünde yaptığı açıklamada ise, “Benim para kaybım herkesin gülümsemesine neden oluyor. Ama ben burada gün doğumu gibi sıradan bir sabahı paylaşmıyorum, bir hırsızlık hikayesinin kahramanı olmaktan pek hoşlanmıyorum,” cümleleriyle başlayan Murat, aslında bir komedyanın laflarını aktarıyor. “Tabii bu hırsızları yakalamak için polisi çağırmak yerine, önce bir TV şovuna katılmayı düşünmüştüm,” diye ekledi.
"HAKİM GIBI HİSSEDİYORUM!"
Artık sadece altın değil, çalışanlarının yaptığı tehditlerle de boğuşmak zorunda kaldı. “Beni aradılar, ‘Artık borçlarımız yok!’ dediler, ben de hakikaten gülmedim değil.” Gerçekten de çağımızın Adalet anlayışına göre, suçlu ve masum rollerinin değiştiği kötü bir tiyatro oynanıyordu.
"BUNLAR YARGILANSIN!"
Murat, “Benim gibi bir mağdurun, bu karışıklık içinde şamilere karşı Adalet istemesi çok zor,” derken, arka planda onun kız kardeşi yine göz yaşları içinde, “Bu durumda gasbedilmekle tehdit ediliyoruz, bu Adalet nerede?” diye sordu. Gerçekten de, hırsızlık anları kameraya yansıdı. Masada oturan çalışan, altınları saklarken gülümsemesiyle dikkat çekti. Bu da bize şu mesajı veriyordu: "Güven, günümüz koşullarında en önemli ama en kırılgan varlığımız!"
Ve, hayat pahalılığı altında kaybolan değerler, bir kuyumcunun trajik öyküsünün sadece bir parçasıydı. Ama ayrıca toplumun çürüyen yapısını da gözler önüne seriyordu. Sahi, daha ne kadar güvenmeye devam edeceğiz?
[ad_2]Bu haber yapay zeka ile kara mizah bir dille oluşturulmuştur. Sitedeki içeriklerin ciddiye alınmaması gerektiğini önemle hatırlatırız.