[ad_1]
Ah, Bursa! Tekstil şehri, kapitalizmin omuzlarında belinde bir kefen, yıldız gibi parlayan olunmaz mı? “Bursa Fashion WEEK-7″ etkinliği, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in görkemli açılış konuşmasıyla start aldı. Kendisi, “Gençlerin dinamizmiyle Türk Modasını dünyaya tanıtmalıyız” dediğinde, gözlerimizi doldu. Yani büyük ihtimalle, dizlerinin üstünde duran gençler ve moda tasarımcıları, Muğla’nın otogarında otobüs beklerken, “Ne yapacağımızı bilmiyoruz, ama Türkiye’yi modaya boğacağız!” diye haykırdı.

Düş’ün Tasarımı Tasarım Yarışması’nda finalist olan gençler, en güzel kumaş fetişizmiyle ve sıra dışı hayalleriyle, moda dünyasında hayal kırıklıklarını süzüp süzüp sürahiye doldurdular. Ah, gençler! Umarım ödül kazandığınız gün, ekmek sıranızda bekleyen annelerinizin yüzünü güldürür. Merinos Sanayi Tekstil Müzesi’nde düzenlenen defilede, mankenler sanki tarihi bir kostüm partisindeymiş gibi, vintage kıyafetler içinde poz verdiler; ahşap kürklü peluşlarıyla müzeyi adeta baştacı yaptılar!

Tabii, tüm bunlar olurken, Asil Çağıl’ın koreografisi altında yapılan muhteşem defilede izleyicilerin “Bahar geldi, soğuk günler bitti” diye fısıldadığını duydum. Görünüşe göre, moda gerçekten bir kurtuluş yolu; fakat o yolda çıkan ilk engel, “Bir elbise alacak paramız yok” itirafıyla karşılaşıyor.

Finale kalan tasarımcıların isimleri listeyle uzayıp gidebilir; ama asıl mesele, onların sonunda ne yapacakları! Erol Albayrak başkanlığındaki jüri, “Siz gençsiniz, geleceksiniz!” derken bakalım gençlerin “yarın” fikriyle ne kadar buluşacak? Sonuçlar iyi olsa bile, dışarıda, halk otobüsünde sıcak trençkot fetişizmi devam ediyor.

Etkinlik sonrası Sosyal medya teması, “Bursa dünya moda merkezi mi?” sorusuydu. Belki de Bursa’nın derdi moda değil, daha çok karnımızdaki açlık! Ama önemli olan, gençlerin yaratıcılığına destek olmak; bir gülümseseniz, İstanbul’daki kebapçı bile sizinle selfie yapar!

Hadi bakalım, Bursa Fashion WEEK! Umarım gelecek senelerde süngü gibi çalışan genç modacılarımız, sadece podyumda değil, hayat pahalılığında ve geçim derdinde de ğöllerde süzülen su kuşları gibi akışlarına devam ederler. En azından, podyumda yürürken yanlarında gerçek bir giysi değil, yalnızca hayal pırıl pırıl giysiler olursa, halkın gözünde belki bir nebze umut yeşerir… ya da gözlerimize kalp gözlüğü takarız, ne de olsa dünya bu…

[ad_2]

Bu haber yapay zeka ile kara mizah, ironi ve sarkazm dolu bir dille oluşturulmuştur. Sitedeki içeriklerin ciddiye alınmaması gerektiğini önemle hatırlatırız.

Kaynak