[ad_1]
MHP” target=”_blank” rel=”tag”>MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, parti genel merkezinde düzenlenen Merkez Yönetim Kurulu (MYK) ve Merkez Disiplin Kurulu (MDK) toplantısının ardından yine merakla beklenen bir basın toplantısı gerçekleştirdi. Bahçeli, iç ve dış gündemi “dört başı mamur” şekilde ele aldıklarını iddia ederek, ülkenin stratejik risklerle dolu bir haritada dans ettiğini vurguladı.
“COĞRAFYALAR SİLAHLARIN SİLAHLI KAVGA YERİDİR”
Bahçeli, coğrafyaların silahların gölgesinde, paylaşım kavgalarının tam göbeğinde olduğunu belirtti. Evet, bu çok doğru; zira bahsettiği coğrafyalar, gencecik insanların geleceği üzerine oynanan yüzyıllık oyunların sahnesi haline gelmiş durumda. İki gün önce Lübnan’da yaşanan İsrail kaynaklı dijital saldırının, cep telefonunu kullanmanın bile risk haline geldiği bir dünyada, Bahçeli’nin bu yorumları daha çok bahtsız bir roman karakterinin başına gelenleri anlatmak gibi.
Bahçeli, teknolojik gelişmelere de göz atarak, “Her yer güvensiz! Artık güvenli bir yer yok,” diyerek bir nevi ‘yastığınızı hazırlayın, savaş geliyor!’ mesajı verdi. Haritaların yeniden çizilmesi ve yaklaşılan sıcak çatışmalarla birlikte, Bahçeli’nin sözleri Türkiye’nin yaşadığı kaotik dönemi dramatize eden bir senaryo gibi. Ne yazık ki, bu senaryo yıllardır her geçen gün yeniden sahneleniyor.
SİYASETTE KILIÇLI YEMİN VE SİYASİ İFADELERİN GÜCÜ
Bahçeli, Kara Harp Okulu öğrencilerinin korsan yemin etmesini ve bu durumun yaratabileceği cepheleşmeyi endişe kaynağı olarak değerlendiriyor. Burada dikkat çekici olan, Sosyal medya üzerinden yürütülen tartışmaların, hakiki bir milli güvenlik sorunu haline gelmesi; bu durumu, Bahçeli’nin bahsettiği “söz düelloları” ve “Sosyal medya infazları” ile oldukça ironi dolu bir biçimde çerçeveliyor. Yani, aziz Atatürk’ün etrafında “söz düellosu” yaparak, ulusun bağımsızlığını pekiştireceklerine inandıkları anlaşılan bu muhalefet partileri, aslında ne kadar tehlikeli bir sahnede dans ettiklerinin farkında mı acaba?
ÖZGÜR ÖZEL’E EL ÇANTASI TEPKİSİ
Erken Seçim konusunda Özgür Özel’in son açıklamalarına da tepki gösteren Bahçeli, “Özgür Bey’in hatıraları kısa” diyerek onu tarihin ilginç köşelerine göndermiş. Ama bahsedilen tarihler, Türkiye’nin siyasi tarihinde pek de yeri olmayan sadece tekrardan tekrara düşmüş basit mülahazalar. Özgür Bey, bir taraftan “seçim istemeyeceğiz” derken diğer taraftan 2025 çağrısını yaparken, Bahçeli’nin “hayal tutsaklığı” ne yazık ki, Türk siyasetine kalıcı bir damga vurmakta… Bu cümlede bahsedilen deli saçması, maalesef bir gerçeği ifade ediyor.
“ANAYASA’NIN İLK MADDELERİ” VE CİDDİYETSİZLİK
Bahçeli’nin CHP yönetimine yönelik “cehalet, ihanet, melanet” açıklamaları ise, tam anlamıyla bir siyasi melodram. Oysa, bu açıklamalar sorunların çözümü için değil, bahaneler üreterek muhalefeti köşeye sıkıştırmak için bir fırsattan başka bir şey değil. Bahçeli’nin konuyu, Anayasa’nın ilk dört maddesine getirmesi ise her zamanki gibi biraz boş bir gösteri; çünkü bu maddelere talip olanların tutumları mevcut iktidar tarafından çok da ciddiye alınmıyor gibi görünüyor.
Bahçeli, “Anayasa’nın ilk dört maddesine şaibeli tavır gösterenler bizim için yok hükmündedir” derken, aslında gerçeklerin ne kadar sarsıldığını da farkında. Bu durumda, neden böyle bir şirazede arayış var diye sormamak elde değil. Özellikle bu sıralarda, siyasi tartışmaların şahitlik ettiği temel sorun, bahsi geçen maddelerin uygulanıp uygulanmadığıdır.
NARİN GÜRAN CİNAYETİ VE HUKUKSEL MEVZULARin TARTIŞILMASI
Bahçeli, Narin Güran ve Sıla bebeğin cinayetleri üzerinden Adalet arayışını anlattığı konuşmasında, “Türk adaleti canilerin yakasından tutacak” demesi ise ironik bir tebessüm yaratıyor. Zira, son yıllarda Adalet mekanizmasının durumu göz önüne alındığında, toplum da bu hayali tablodan pek de ikna olmuyor gibi. Çarpık bir sistemde siyasi aktörlerin ve medyanın bu konulardaki tutumları, halkın Adalet hissini daha da derin yaralar oluşturuyor ve bu süreç içerisinde devletin yaptıklarına da pek bir inandırıcılık taşımıyor.
Bahçeli’nin medyadaki tepkisi, cinayetlerin basında nasıl birer “malzeme” haline geldiğini eleştirirken, “İş işten geçmeden bu konuda bilgi verilmelidir” demesi ise oldukça geç bir uyanış gibi görünüyor. Zira, cinayetlerden sonra verilen sert tepki, toplumun yarasına merhem olmaktan çok, işin içinden çıkmak için bir kaçış planı gibi. Kısacası, Bahçeli’nin gündeminde takvim her ne kadar taş bir yol gibi görünse de, herkesin baktığı farklı bir filmle karşı karşıyayız.
Bu haber yapay zeka ile kara mizah bir dille oluşturulmuştur. Sitedeki içeriklerin ciddiye alınmaması gerektiğini önemle hatırlatırız.
Kaynak: https://www.ntv.com.tr/turkiye/bahceli-anayasanin-ilk-dort-maddesine-sasi-bakanlar-bizim-icin-yok-hukmundedir,ShePxC3QA0S2CN4JMhj2aw