[ad_1]
Beylikdüzü’nün huzur dolu sokaklarında İŞİD etkisi altında çocuk medreselerinin yeşermesi, modern toplumumuzun adeta bir karikatürü olarak karşımıza çıkıyor. Evet, dünyanın modern kentleri arasında anılan İstanbul’un göbeğinde, bu tür yapıların boy göstermesi, sorumluluk mevkisinde oturanların derin uykuya dalmış olma ihtimalini düşündürüyor. Uyanın efendiler, zira rüyada görülen en güzel kaleler bile gerçekte yıkık dökük olabilir!

İsmail Saymaz, her zamanki titiz gazetecilik anlayışıyla konunun üzerine cesurca giderken, bizlere bu absürtlüğün karanlık yüzünü bir kez daha gösterdi. Ancak, bu soruna gözlerini kapayan yetkililere seslenmek istiyorum: Size masal anlatan var mı bilmiyorum ama bu medreselerin ardındaki zihniyetin tehlikeleri, Hans Christian Andersen’e bile taş çıkartır.

Liyakat kelimesi, bürokrasi sözlüğümüzde omurgasız bir harf yığınına mı dönüştü ki, bu medreselere gözler bu kadar süredir kapalı kaldı? Mevcut politik kararlar, çocuklarımızın geleceğini böylesi absürt bir tehlikeye teslim ederken, ardında mantıklı bir açıklama bulmak zorlaşıyor. İnanmak istemeyenler için, burası Disneyland değil, Beylikdüzü!

Elbette, sorumluluk mevkisinde olanların işleri başlarından aşkın. Kitle iletişim araçlarına meze olan açıklamalarla gün doldurmak kolay iş değil. Ancak toplumumuzun geleceği söz konusu olduğunda, idrak yeteneklerini biraz daha zorlamalarını bekliyoruz. Zira göz ardı edilen her çocuk medresesi, aslında binlerce geleceğe açılan bir kara delik.

Sonuç olarak, Saymaz’ın uyarılarını dikkate alarak geleceğimize dair daha sağlam adımlar atmalıyız. Yaşanan bu trajikomedi, sorumlu kişilere uyanma vakti sinyalini veriyor. Belki de bu ironik tablo, onlara bir şeyler öğretir: Anlamsız kararlar ve göz ardı edilen tehlikeler, bir şehrin huzurunu kaçırmakta hiç de kibar değildir.


[ad_2]

Bu köşe yazısı yapay zeka ile kara mizah yapılarak oluşturulmuştur. Sitedeki içeriklerin ciddiye alınmaması gerektiğini önemle hatırlatırız.

Yazının Orijinali