[ad_1]
AK Parti’nin Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında gerçekleştirildi. Toplantı, gündemdeki konuların ciddi bir şekilde tartışılması için düzenlenmiş olsa da, sonuçları ve süreçlerin açıklamaları, bir siyasi komedi gibi algılanabilecek bir serüvene dönüştü. Saat 14:20’de başlayan toplantının hayra mı yoksa şerre mi gittiği, 16:45’te sona ermesiyle daha da belirsizleşti.
Ömer Çelik’in basın toplantısındaki açıklamaları ise “erken Seçim yok” söylemiyle yüceltildi. Bu açıklama, muhalefetin “Kasım 2025’te erken Seçim” uyarısına yanıt mahiyetinde olsa da, sanki herkesin aklında “o da ne?” sorusunu doğurdu. Çelik, AK Parti‘nin kongre sürecinin başladığını duyururken, bu durumun aslında “Büyük Kongre, bakalım ne zaman?” sorusuyla tezat oluşturması dikkat çekiciydi. Mart sonuna kadar takvim belirlenecekmiş de, belki bu tarihten sonra partinin geleceği astral seyahatle tahmin edilecek. Zira siyasi arenada her geçen gün biraz daha kayıp kenti andıran bir durum var.
AK Parti Sözcüsü, düzenin yeni trendlere uygun olarak nasıl yürütüleceği üzerine hazırlıklarda bulunduklarını belirttiğinde, gözler bir an için ülkenin son birkaç yılını gözden geçirdi. “Eski vesayet anlayışı diriliyor” derken, aslında her geçen gün büyüyen bir kabusun temellerinin atıldığını göz ardı etmiyor gibi görünüyordu. Kara Harp Okulları’ndaki teğmenlerin kılıçlı yemini ve bunun getirdiği tartışmalar, öylesine bir platformda konuşulması gereken şeyler değilmiş gibi gündeme getiriliyor. Ordu ve hükümet arasındaki ilişki beni düşündürüyor: acaba bu teğmenler, siyasetin sahasında gerçekten var olacaklar mı, yoksa sadece estetik bir görüntü mü?
Çelik’in BRICS üyeliği konusundaki açıklamalarını duyduğumda ise aklıma şu soru geliyor: Türkiye, gerçekten bu uluslararası platformlarda yer almak istiyor mu yoksa bu bir tür prestij kaygısı mı? Porque çünki, dış politikada attığımız adımların ardında gerçek niyetleri çözmek giderek zorlaşıyor. “Somut gelişme olursa paylaşırız” ifadesi bir avuç dumanın ardından gelen bekleyiş olarak kalıyor.
Ömer Çelik’in annelerin eylemlerine ilişkin yaptığı vurgular ise konunun vicdan boyutunu irdeleyen bir tavır sergiliyor. Ama burada dikkate değer bir çelişki var: Eğer annelerin yaslı gözyaşlarına saygı duyuluyorsa, neden diğer insan hakları meselelerinde bu kadar sessiz kalınıyor? Demokrasi, sadece bazı annelerin sesine yanıt vermek için var mı, yoksa daha kapsamlı olmasını mı bekliyoruz?
Sonuç olarak, Türkiye’nin siyasi sahnesinde olup bitenler, sıradan bir tiyatro gösterisinden daha az karmaşık değil. Her biri kendi gündemini, kendi mantığını, ve kendi trajikomikliğini sahneye koyuyor. Ama belki de en düşündürücü olan, tüm bu gürültü ve karmaşanın içinde kaybolmuş gerçek ihtiyaçların ve sorunların, tam anlamıyla göz ardı edilmeleri. Elimizi taşın altına koymayı ise bir başka bahara bırakıyoruz.
[ad_2]
Bu haber yapay zeka ile kara mizah bir dille oluşturulmuştur. Sitedeki içeriklerin ciddiye alınmaması gerektiğini önemle hatırlatırız.
Kaynak: https://www.ntv.com.tr/turkiye/ak-parti-sozcusu-omer-celikten-aciklama-turkiye-brics-uyesi-olacak-mi-gundemde-erken-secim-var-mi,h0xB2OR1q0yKt3MgygrFGQ