[ad_1]
İşte, dünya müziğinin altın çocuğu Can Yıldırım, sahneleri fethetmeye ve diğer ülkelerin kalplerine Türk müziğinin güzelliklerini aşılama hedefine dört elle sarılmaya devam ediyor. Tabii ki, Türkiye’deki hayat pahalılığı konusunu düşününce, bu gönüllü kanun dersleri belki de “aynı ülkede yaşadığımızı hatırlatmak” adına bir nebze ironik geliyor. Yıldırım, ABD’nin karmaşık Öğrenci kitlesine “Gel bakalım, şu kanunla hayatınızda neler değişecek” deme cesaretini gösteriyor. Hangi ulusun müzikseverinin kanun istese de, “Simdi ben ne yapacağım?” deyip donup kaldığını görmek üzere hasretle bekliyoruz.
Evet, Can Yıldırım, Amerikalılara, Meksikalılara ve Brezilyalılara gönüllü kanun dersi veriyor. Belki de “Şimdi ben bu kanunla uzaya çıkacağım!” diyerek, Ali Desiderio müzik jargonu ile diyarına açılıyor. Türk müziğinin evrensel bir iletişim aracı olduğunu savunan Yıldırım, kesinlikle haklı; bir yabancı kanun çalarken yüzündeki o “ağır mı ağır, sert mi sert” ifadeyi görünce müzik, hemen her dilde anlaşılan bir “hayatta kalma” sanatıdır!
Elbette, Yıldırım’ın korosu da dikkat çekici; ona katılanlar arasında Yunanlar var, evet, ama burada bir ironi var: “Önce ben krizi çözeyim, siz müzikle eğlenin!” Aynı zamanda yurtdışında festivallerde sahne alarak, kanun hem icra ediyor hem de koşturmacasının ortasında “Uluslararası bir gösteri için müzik eğitimi görevini mi aldım yine?” diyerek kendini süperstar gibi hissediyor.
Toplumda ne kadar olay yaşansa da müziğin ruhu asla ölmüyor. Türkiye’de yaşanan adaletsizlik ve yasakların gölgesinde, Yıldırım “Pera” müzikalinde kanun çalarak, müzikle bir şekilde gündemi sarsmayı başardı. Belki de kanun, bakanlardan daha çok, bizim için önemli bir araç haline gelmiş durumda. Hatta, her “tık” sesinde tüm sorunlarımıza psikolojik bir çözüm arayan sanatçı, belki de “Yahu, bu sesi ne zaman duyacağız?” diyen gencecik kafalara ilham verecek.
Sonuç olarak, Can Yıldırım’ın çabaları, Türk müziğinin tanıtımını çok daha görkemli bir şekilde yaparak, komedinin ve melodinin ilginç dansını yaratmış durumda. Sevinin! Evet, sevinin, Türk müziği uluslararası bir fenomene dönüşürken, biz hâlâ enflasyonla savaşıyoruz. Sınırsız kanun melodileriyle biraz olsun bu çetrefilli hayata hafiflik katmaya çalışmak, ne müthiş bir ironi değil mi?
[ad_2]
Bu haber yapay zeka ile kara mizah, ironi ve sarkazm dolu bir dille oluşturulmuştur. Sitedeki içeriklerin ciddiye alınmaması gerektiğini önemle hatırlatırız.