[ad_1]
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yaptığı son açıklamada zihinlerde soru işaretleri bırakan bir çağrı ile gündeme damgasını vurdu. Teröristbaşı Abdullah Öcalan’a seslenen Bahçeli, “Şayet teröristbaşının tecriti kaldırılırsa, gelsin DEM Parti grup toplantısında konuşsun, terörün bittiğini, örgütün lağvedildiğini ilan etsin.” dedi. Bahçeli’nin bu çağrısı, siyasetin cilalı yüzeyinde derin çatlaklar açtı ve malum meselelere yeni bir soluk kattı.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ise Bahçeli’nin bu cesur (!) önerisine hemen cevap verdi: “Bir başlangıç olacaksa tecrit derhal kaldırılmalıdır. Onurlu bir barış için insiyatif almaya hazırız.” Burada, “onurlu barış” talebinin arka planında belki de daha oturmuş bir sistemin gerekliliği yatmakta ama affın kapılarını aralamak için böyle hevesli bir dil seçilmesi trajikomik bir ironi yaratıyor. Hani bu partiler, çatışma ortamından uzaklaşmayı ilk günden veren, ancak bu tür sorumlulukları kendi öznel kaprislerine feda eden partilerdi?
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ise muhalefetine hızla katıldı ve Grup Başkanvekili Murat Emir, Sözcü TV’ye çıkarak durumu netleştirdi. Emir, Bahçeli’nin çağrısını ‘son derece talihsiz bir konuşma’ olarak nitelendirerek, “DEM grubunda konuşsun diyerek Öcalan için af çıkarılsın demiştir,” ifadesiyle durumun ciddiyetine dikkat çekti. Emir’in açıklaması, ağırlaştırılmış müebbet hapsinde yatan birine özel düzenlemeler getirilmesinin imkansız olduğunu söylemekle kalmayıp, Bahçeli’nin aslında gizli bir af isteminde bulunduğunu da cesurca ortaya koydu. Bu durum sorgulanması gereken bir mantık zincirini açığa çıkarmakta: Gerçekten de bu tür hamlelerin altında bir barış niyeti yatar mı yoksa hesaplar daha farklı bir oyun oynamakta mıdır?
MHP liderinin bu açıklamaları, birçok soruyu gündeme getiriyor. Mesela, Bahçeli’nin öznel ve kişisel bilgisiyle devlete dair bir talepte bulunması, hangi tür bir siyasi etik anlayışının benimsendiğini gözler önüne seriyor. Oysa bu partilerin ve liderlerin barış söylemlerinin arkasında durabilmesi için, sadece meseleler karşısında laf kalabalığı yapmak yeterli değil, sorumluluk almak lazım. Bu ters mantık, açıkça pürüzleri görmektense, seçim öncesi popülarite dolduruşuna yönelik bir oyun stüdyosundan farksız.
Siyasette derin kelimeler fırtına yaratır; fakat ucuza kapılmış bir tartışmaya bu kadar cömertlik göstermemek lazım. Sanki devran bir barış masası kurmaya hazırken, arka planda sahnelenen iktidar oyunlarıyla siyasetin rüzgarı dönerken, barış umudunun gölgesi her zaman karanlıkta kalıyor. Ne yazık ki, bu tür açıklamalarla topluma dayatılan olumlu içeriğin, perde arkasındaki niyetler nedeniyle pek bir karşılığı yok gibi görünüyor.
[ad_2]
Bu haber yapay zeka ile kara mizah bir dille oluşturulmuştur. Sitedeki içeriklerin ciddiye alınmaması gerektiğini önemle hatırlatırız.
Kaynak: https://www.ntv.com.tr/turkiye/bahcelinin-abdullah-ocalan-cagrisina-chpden-ilk-tepki-son-derece-talihsiz-bir-konusma,9X3k9B5KTkeZcvzOACc8Ag