Kavga Değil, Kan Davası: Boşanma ve Sonrası!

Diyarbakır’da yaşanan talihsiz olay, adeta bir film sahnesini aratmıyor. 12 Ekim akşamında, Yenişehir ilçesindeki bir apartman dairesinde boşanma aşamasındaki Muhammed Ali Baran ile eşi E.B. arasında başlayan tartışmanın sonucunda, pek çok ailenin hayatını karartan bir silahlı kargaşaya dönüştü. Acaba bu tür çatışmaların yaşanmasını önleyebilecek hangi mekanizmalar devreye sokuluyor? Yoksa güvenlik önlemleri sadece kağıt üstünde mi kalıyor, bu mu?

Yaşanan kargaşada iki kişi hayatını kaybederken, diğer yaralılardan A.B.’nin sağlık durumunun iyi olduğu müjdelenirken, sıkıntılı bir süreç daha ortaya çıktı. Aslında her şeyin başlamasındaki tartışmanın durumu daha fazla büyütmeden çözülebileceği düşünülmüyor muydu? Acaba olaya ilk anında müdahale edenler, durumun ciddiyetini kavrayabilmiş miydi?

KAMERALAR VE GÜVENLİK ÖNLEMLERİ

polis ekipleri, kaçan şüphelilerin peşine düşerken, güvenlik kameralarını incelemeye alıyorlar. Güvenlik, elbette sadece görüntü yakalamaktan ibaret değildir! Naylon perdelerle gözlerden uzak olan sosyo-kültürel yapının derinligine inmeden sadece kameralarla işin içinden çıkılamayacağını düşünüyorum. Acaba kaç kez daha bu tür olayların yaşanması gerekecek ki otoriteler anlaşılsın? Kaç kişinin hayatının kararması gerekli, yoksa her şey sadece ‘daha fazla güvenlik kamerası’ takmaktan mı ibaret?

YENİ KURBANLAR, YENİ GÖZALTILAR

Olay sonrası yakalananlar arasında bulunan Muhammed Ali Baran’ın eşi E.B., kayınvalidesi R.Ş. ve kayınbiraderi A.Ş.’nin durumu, trajik hikâyenin azar azar katlanarak büyümesine katkıda bulunuyor. Bütün bunlar yaşanırken, acaba o an evde olan diğer akrabalar nerelerdeydi? Olayın büyüyüşüne tanıklık edenler, bu çatışmayı önlemek için ne gibi adımlar atmadılar? Ö.B.Ş.’nin firar sonrası yakalanması, sıradan bir olay olarak mı kalmalı, yoksa sistemin ne denli delinmeye müsait olduğunu mu vurgulamalıdır?

Sonuç olarak, gözden kaçan unsurlar ve ihmaller, insanların hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan olaylarda belirleyici bir rol oynuyor. Güvenlik önlemlerinin artması yetmez; öncelikle toplumsal sorunların kökenine inmek ve kalıcı çözümler üretmek için bir arayış içine girmeliyiz. Herkesi düşündüren bu tablo, umarız sadece bir anlık kaygılarla kalmaz, aynı zamanda derin bir sorgulama ve toplumsal bilinçlenme sürecine dönüşür.