[ad_1]
Ah, siyaset dünyası! Yine bir hafta sonu boyunca ciddi görünen yüzlerin ardında yatan komedi gösterisine tanıklık ettik. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, yeni anayasayı tartışmak üzere parti genel merkezinde toplandığında, sanki tüm devrimin anahtarı o çalıştayda saklıymış gibi bir hava estirdi. “Demokratik, sivil, özgürlükçü!” diye haykırarak, tek elden yürütülen her şeyin ne kadar “katılımcı” olduğunu vurgulamak istemiş. gerçi, mevcut anayasa bile “sivil” evrensel bir esaret gibi görünürken, heyecan verici bir yenilik asla beklemiyoruz. Modası geçmiş kuralların üzerine taze bir katman eklemek gibi bir iş yapmadıklarını umalım!

“Milletimiz, tarihin öznesi olacak!” diyor Yazıcı. Evet, bu sırada millet bir köşede dır dır yaparken, Sayın Yazıcı’nın tarif ettiği türden bir ‘öz’ arayışının kimseyi gerçekten ne kadar tatmin ettiğini kimse merak etmiyor, çünkü günlük hayatta kaç insan bu ‘özgürlükçü’ fikirlerle geçimini sağlıyor ki? Yine de, 1982 Anayasası’nın izlerini silme girişimleri, hani derin bir yerde bir özgürlük kayması var gibi ama fazla pompalanmış ve hâlâ “ben buradayım” diye bağırsalar da, her gün bir başka yasak haberine uyanmayı unutmadık.

Hayati Yazıcı’nın anayasa hedefleri ise bir hayal dünyasına ait gibiydi. “Güvenceli özgürlükler ve hukukun üstünlüğü” gibi yüksek standartlı sloganlar, adeta bir siyasi sergi açılışında duyulan, ama gerçeklikten uzak konuşmalara benziyor. Halkın temsilcilerinin önündeki her türlü vesayeti ortadan kaldırmaları gerektiğini belirtirken, acaba bizim vesayetimizi kimin temsil ettiğini sorgulamakta da bir sakınca yok mu?

Elbette ki “bizim anayasa yapma yöntemimiz halkta başlayacak ve en son yine halkta bitecek!” dediklerinde, halkın nerede olduğunu ve bu seyahate neden katılmak zorunda kaldığını merak edenler için bir cevap yoktu. Zira, anayasayı halkın onayına sunma fikri, sırf şişirilmiş bir balon gibi havada süzülüyor. Onun yerine, toplumsal talepleri dinlemeye niyetleri varsa, belki de tek başına bunu hemen yapabilmelidirler.

Sonuç olarak, bugün yapılan çalıştay, siyasetçilerimizin nasıl kalabalık bir arenada şov yaptığını görmekten ibaret. Evet, Türkiye’nin yeni bir anayasa ihtiyacı var, ama bu ihtiyaç, bireysel özgürlükleri nasıl içten içe yok saydığının bir başka gösterimi değil mi? Haydi bakalım, hep birlikte bu komedyenin daha ne kadar devam edeceğini izleyelim!

[ad_2]

Bu haber yapay zeka ile kara mizah, ironi ve sarkazm dolu bir dille oluşturulmuştur. Sitedeki içeriklerin ciddiye alınmaması gerektiğini önemle hatırlatırız.

Kaynak