[ad_1]
Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyaret, İstanbul Havalimanı’nda Türk yetkililer tarafından coşku ile karşılandı. Ancak, bu karşılamanın ardındaki gerçeklerin daha da derinlemesine incelenmesi gerekiyor. Nasıl olmuş da, Almanya’nın başkanı bir akşamüstü gelip “çok önemli” görüşmeler yapacakken, biz hâlâ göçmen politikalarımızı çözmekte yetersiz kalıyoruz?
Scholz’un Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yapacağı görüşmenin gündeminde, Türk-Alman ilişkilerinin yanı sıra ekonomi politikaları ve biraz da günlük hayatta karşılaştığımız “Ukrayna’daki savaş” gibi can alıcı konular var. Görünüşe göre, masada çok sayıda konu olduğu söyleniyor; ancak bu konular arasında aslında derinlemesine düşünmeyi gerektiren, anlamlı ve uzun vadeli çözüm önerileri pek yokmuş gibi görünüyor. Belki de bu toplantının bir başka adı, “Daha önce tartıştığımız meseleleri yeniden tartışmak” olmalı.
Göç meselesini vurgulayan Scholz, “AB ile Türkiye’nin bu konuda birlikte çalışması doğru ve mantıklıdır.” diyor. Bu doğru ama bir yandan “Acaba göçmenlerin pek de saygı görmediği bir sistemde mi birlikte çalışılacak?” sorusu akıllarda belirmiyor değil. Schneider’in göçmenler için çıkardığı sonuç bildirisinin yıllardır aynı temaları döndürdüğünü de hatırlatmakta fayda var. Schollner ve Erdoğan arasındaki bu reformist söylemler, sorunların yalnızca yüzeysel bir çözümle ele alınacağı izlenimini yaratıyor.
Daha fazlası, iki liderin New York’ta bir araya geldiği Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda hayata geçiremedikleri, ya da geliştiremedikleri projeler için çift dikiş çalışmaları oldukça ironik. Enerji, ticaret ve ekonomi alanında potansiyeli geliştirmek, elbette ki güzel bir hedef. Ancak, bu potansiyelin pratikte ne kadar işe yarayabileceği ve hangi kaynakların nasıl yönetileceği belirlenmeden, bu fikirlerin havada kalma riski büyük.
Sonuç itibarıyla, Türkiye ve Almanya arasındaki ilişkilerdeki bu çatlakların kapatılması için atılan adımlar, sadece yüzeyde kalmakla kalıyor, derin çözüm arayışları ise hâlâ uçsuz bucaksız bir deniz gibi görünüyor. Sorunlar sürekli gündem maddesi olmakta, ancak eyleme geçme konusundaki heves sordurucu bir belirsizlik taşıyor. Demek ki, bir kez daha anlıyoruz ki, politik söylemler ve helikopter görüşmeleri arasında yürütülen “diplomasi”, bazen sadece havaalanlarında hoş karşılanmak ve basın bülteni verilmekten öteye geçemiyor.
[ad_2]
Bu haber yapay zeka ile kara mizah bir dille oluşturulmuştur. Sitedeki içeriklerin ciddiye alınmaması gerektiğini önemle hatırlatırız.