[ad_1]
İtalya’nın siyasi arenasında yasalaşması gereken “Ius Scholae” vatandaşlık reformu yeniden gündeme geldi. Ancak bu konunun tartışılması için gereken ciddiyet, ne yazık ki birçok politikacı için sadece bir başka Seçim malzemesi olarak görünüyor. Ülkede doğan veya belirli koşulları karşılayan çocukların vatandaşlık hakkına sahip olması gerektiğini savunan sol partiler ile bu fikre itiraz eden aşırı sağcılar arasında bir kapışma var; ama durum, bir kavga bahane edilip, gerçek sorunların göz ardı edilmesiyle trajikomik bir hale dönüşüyor.

Hükümetin büyük ortağı olan merkez sağcı Forza Italia (FI) partisi, “Ius Scholae”ye destek verme sinyalleri verirken, Başbakan Yardımcısı Antonio Tajani’nin “vatandaşlık alma kriterlerindeki değişikliği ülkenin ihtiyacı olan şey” olarak tanımlaması, sanırsınız ki Roma’nın en büyük sorunlarına çözüm arıyor. Oysa ki, bu önerinin geciktirilmesi, halihazırda “sorun değil” diye tabir edilen mevcut yasaların çevresinde dönen tartışmalara daha fazla anlam katmaktan başka bir amaca hizmet etmiyor.

Koalisyondaki aşırı sağcı Lig Partisi’nin lideri Matteo Salvini, mevcut yasaların işlediğini ve bir sorun olmadığını savurarak bu girişimi tersine çeviriyor. Bu durumda, muhalefetin “Ius Scholae” ile ilgili atakları, önceki hükümet krizinde olduğu gibi, kağıt üzerinde kalacakmış gibi görünüyor. Ah, siyasetin tuhaf dünyasında, her şeyin bir öncelik sırası var! Demek ki, vatandaşlık reformu, tren yollarında daha fazla vagon görmekten daha arka planda kalabiliyor!

Ana muhalefet olan Demokratik Parti (PD) ise, “Ius Scholae” yerine yüzlerce yıl önce Roma’da kök salan “Ius Soli” ilkesi için özlem duyuyor. Bu, sanki Antik Roma’da geri dönme arzusu gibi. Ancak, PD’nin FI’ye “ciddiyetini göstermesi” için yasayı parlamentoya getirmesi çağrısı, kendi iç çekişmelerinde kaybolmuş bir çağrı olarak kalıyor. Sonuçta, her iki taraf da kendi Seçim vaatlerinde yarışmaktansa, bu konuyu siyasi piyesin dönüşümlü sahnesinde sergilemeye devam ediyor.

Hükümet temsilcileri ise, “vatandaşlık reformunun gündemimizde yer almadığı” açıklamalarında bulunurken, seçmenlerin programa oy verdiği üzerine teoriler kuruyorlar. Gerçekten de, seçmenler, hükümetin güncelliğini yitiren ve nefes alamayan bir programına oy verdiklerinde, fikrin arka planda kaldığı sahte bir ihtiyacı mı karşılamış oluyor?

Nüfusun azaldığı gerçeğine rağmen, İtalya Merkez Bankası Başkanı Fabio Panetta, göç gerekliliğinin altını çiziyor. Gelin görün ki, mevcut hükümetin politikaları ve halkın talebini karşılamaktaki isteksizliği, bu gibi beyanatların kuru sözden öteye geçmesini engelliyor. Belli ki, nüfusun azalmasını çözümlemek için “Ius Scholae” reformu, bir strateji olmaktan öte bir fantezi olarak kalıyor.

Sonuç olarak, “Ius Scholae” meselesi, İtalya’nın siyasi manzarasının karmaşasında kaybolmuş bir yarışmacı gibi; herkes kendi tarafında yer alıyor ancak mevcut sistemin getirdiği kısıtlamalar, reform taleplerini sadece birer dilek olarak bırakıyor. Temelin güçlendirilmesi ve gerçek sorunların masaya yatırılması yerine, sahte gündemler üzerinden yürütülen bu politik gösteri, sadece trajikomik bir durum olmaktan öteye geçemiyor. Şu bir gerçek ki, İtalya’nın Politika sahnesinde mevcut aktörler, votka kokteyllerini karıştırırken ülkenin gerçek meselelerini karıştırmayı unuttu gibi.

[ad_2]

Bu haber yapay zeka ile kara mizah bir dille oluşturulmuştur. Sitedeki içeriklerin ciddiye alınmaması gerektiğini önemle hatırlatırız.

Kaynak: https://www.ntv.com.tr/dunya/italyada-siyasi-partiler-vatandaslik-reformunu-tartisiyor,AUUAQzli90-OMrVyYKPvpA