[ad_1]
Cumhurbaşkanı, Balkan gezisinden dönmüş ve havada mavi gözlü gazetecilere her türlü soru sordurtan rüzgâr gibi, havalı açıklamalar yapmaya hazır olduğunun sinyallerini vermiş. Seferberlik hâlinde bulunan Cumhurbaşkanı, “Balkanlar’da kalıcı istikrar” çağrısı yaparken, durup düşünmeden edemiyor insan. Bütçede “üzerimize düşen ne varsa yapmaya hazırız” demek, “çilekli pasta yapmaya hazırız” demek gibi oluyor. Hazırlık aşamasında hep “yapacağız, göstereceğiz” nidaları, sonra da “gözleriniz yaşlı, üzgünüm, ama merak etmeyin” tınısında geri çekilmeler.

Arnavutluk’ta FETÖ ile terörle mücadelede güç birliği oluşturan Erdoğan ve Edi Rama, herhalde terörün sayfalarını çevirirken kendilerini bir kitap karakteri sanıyorlardı. “Kahramanlar” dedikleri, pek çoklarına göre yaşam mücadelesi verenlerin dramını sayfalara dökmüşler gibi görünüyor. “Elimiz kolumuz bağlı değil” derken, herhâlde bu bağların kalabalık olduklarına dikkat çekiyor. Sonra, sanki teröristler bir gün gelip Erdoğan’a el uzatacakmış gibi, “provokasyon peşinde koşanları buluruz, bedelini ağır öderler” diyerek bize bir tür ‘gizli işbirliği’ sürprizi sunuyor.

Gazzeli bir annenin gözyaşlarıyla dolup taşan memleket mavi gözlü Siyonistlerle mücadelesini konuşurken, “huzur” kelimesinin derin anlamını aramaya koyuluyoruz. Yabancı müzisyenlerin şarkıları zıplatmasıyla, hükümetin diplomasi operasyonu sinema filmi tadında; “Evet, biz burada gazete manşetlerinde olmak istiyoruz!” yaklaşımıyla, iç Politika biraz daha abartı ve riyakârlıkla süsleniyor.

Ve nihayet Yunanistan meselesi. Yunan Başbakanı’nın “cesur adımlar” atması önerisi, sanki bir twit atmayı gerektirir gibi. “Balkanların tansiyonunu düşürme meseleleri” derken, daha fazla şarkı söyletmekten başka bir şey yapmadıkları belli. “Hakkımızı sonuna kadar muhafaza edeceğiz” derken, o ‘hakkın’ aslında nereden geldiği, nasıl muhafaza edildiği merak konusu. Belki de bir gün herkes elini sıkarken, sert dondurma yerine yumuşak bir dondurma isteyecek.

Sonuç olarak, bu absürt gündem içerisinde, görünüşte kararlı ama aslında kendi kendine dolanan bir konuşma döngüsü var. “Demokrasi”, “Adalet” ve “barış” kelimeleri gökyüzünde uçuşarak, halkın gözünde yön bulmaya çalışırken, herkes için tutarlılığın ve iradenin sorgulandığı bir dönemden geçiyoruz. En nihayetinde, Türkiye halkını kaygılandıran mevzular arasında, aniden köfteci zincirleri yükseliyor. Zehirli gıda karnavalında senfonik bir gürültüyle “yeni anayasa” ritmine geçiş yapılırken, herkesin sabırsızlıkla beklediği köfte fiyatları ise bir başka muamma. Sankı insanların lezzet arayışları hükümetin yeni stratejilerine takılı kalacak!

[ad_2]

Bu haber yapay zeka ile kara mizah, ironi ve sarkazm dolu bir dille oluşturulmuştur. Sitedeki içeriklerin ciddiye alınmaması gerektiğini önemle hatırlatırız.