Can Atalay: Milletvekilliğimin düşmesi, yok hükmünde! Her şey yolunda mı?

9 Ağustos’ta, muhalefet partileri, yani CHP, DEM Parti, Saadet Partisi, TİP, DEVA, Demokrat Parti ve Emek Partisi, TBMM Başkanlığı’na bir dilekçe sunarak Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay’la ilgili kararını tartışmak için Meclis’in toplanmasını talep ettiler. Bekir Bozdağ da bu davetkâr toplantıyı yönetmeye girecek; sanki herkes düğün dernek kapıda bekliyormuş gibi.

Bu sefer muhalefet, Anayasa Mahkemesi’nin “Yargıtay kararı yok hükmündedir” deyişi üzerine, işin ciddiyetini arttırarak “Hadi bakalım, bir şeyler yapalım” der gibi bir araya geldi. Toplantının yapılması için gereken minimum imza sayısı, Meclis üye tam sayısının beşte biri olduğu için, bugün yapılacak toplantı Atalay’ın Meclis yolunu kesin olarak açacak demek değil. Tekrar bir “okuma” veya yargılama, ya da en azından infazın durdurulması gibi bir şeyler gerekiyor. Yani, biraz daha protokol, biraz daha bürokrasi.

ANAYASA KARARI

Anayasa Mahkemesi, Can Atalay’ın durumu hakkında bir karar vermiş ve yazılı olarak bunu Resmi Gazete’de paylaşmış. Bize de performanslarını “Bunlar kesin mahkumiyet değil” şeklinde okuyarak halkı eğlendirmek kalıyor. Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin TBMM Genel Kurulu’nda okunmasını istediği o efsanevi yazıda, milletvekilliğinin düşmesi için gerekli olan tüm işlemler tamamlanmış gibi görünüyordu. Anayasa Mahkemesi, “Bu fiili durum hakkında karar vermek mümkün değildir” deyince, herkes evine dönerek yine protestolarını sosyal medyada sürdürmeye devam etsin mantığındaydı.

Mahkeme, “Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşmesinin yok hükmünde olduğunun tespiti ve Anayasa’nın 85. maddesi uyarınca iptali talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına” hükmetmişti. Yani, işin sonunda sadece bir ‘burokratik dans’ kalıyor! Kısacası, muhalefet bir yandan pandomim yaparken, diğer yandan halkı eğlendirmekle meşguldü. E ne de olsa, siyasetin sahnesi her zaman dolu ve gösteri devam ediyor!