[ad_1]
Kayseri Adalet Sarayı’nda gerçekleştirilen bir dava, sadece hukukun değil, aynı zamanda sosyal sorumluluğun da sorgulanmasına neden oldu. 27. Asliye Ceza Mahkemesi’nde tutuksuz sanıkların duruşmaya katılmaması, Adalet sisteminin ulaşılırlığına dair yine düşündürücü bir tablo ortaya koyuyor. Sanık S.Y.’nin avukatı, müvekkilinin akli durumuna dair itirazda bulunmasına rağmen mahkemenin bu tespite kulak tıkaması dikkat çekici bir durum. Sanki bir insanın zihinsel durumunu sorgulamak, adaletin dişlileri arasında kaybolmuş bir detay gibi!

Mahkeme, tutuksuz sanıklara toplamda 15 yıl hapis cezası verilmesine karar verirken, bu süreçte S.Y.’nin “görev yaptırmamak için direnme” ve “hakaret” suçlarından caydırıcı bir ceza almaması da düşündürücü. A.S. ve F.Ş.’nin cezalarıyla birlikte, “hakaret” gibi bir suçun bu denli rahatlıkla vücut bulması, toplumda Adalet anlayışının ne kadar derin bir yara aldığı sorusunu akıllara getiriyor. Olayın yaşandığı Kayseri Organize Sanayi Bölgesi’ndeki denetim eksiklikleri ise bir başka önemli nokta: Acaba orası bir fabrika mı yoksa cezaevi mi, belli değil!

Avukat Coşkun Özbek’in yaşadığı bu talihsiz olay, sıradan bir işgüzarlığın ötesinde. Fabrika sahibi S.Y., avukatın koltuk değnekleriyle yürüdüğünü görünce, kendi koltuk değnekleriyle saldırıyor. Birçok insanın iş yürüttüğü bir yerde, bu tür bir şiddet olayının nasıl olay yerini terk ettiği, ordaki sorumluluk sahiplerinin veya güvenlik önlemlerinin neden devre dışı kaldığını sorgulamak elzem. Sonuçta, pek çok kişi için bir iş yeri olan bu yer, belki de gereksiz yere insanları bir araya getiriyordu.

S.Y.’nin yaşadığı bu “anlık sinir” durumu, aslında birçok insan üzerinde hâlâ yıkıcı etkiler bırakıyor. Kendisinin yaşadığı pişmanlık, belki de bu durumların daha önceden engellenmesi adına bir alarm zili olmalıydı. Yapılan bu şiddetin akli dengesizlikle bağdaştırılmaya çalışılması, aslında sistemin ne denli korumasız olduğunu da gözler önüne seriyor. Denetim eksiklikleri ve sorumsuzluğa bir örnek daha demek lazım.

Özbek’in şikayeti sonrası S.Y.’nin gözaltına alınırken, “denetimli serbestlik” olarak serbest bırakılması, yasaların nasıl sert bir mizah anlayışına sahip olduğunu gösteriyor. Ne yazık ki, işlerin arka planda dönen karmaşası, adaleti ve vicdanı giderek daha da sahneden uzaklaştırıyor.

Sonuçta, bu olaydan çıkarılacak çok ders var. Toplumun güvenliği konusunda ciddi bir zaaf belirtisi, avukat özenine yapılan saldırılar ve yukarıda saydığımız birçok husus… Belki de bir gün, adaletin ve güvenliğin sadece bir kağıt parçasıyla değil, gerçekten dilediğimiz gibi sağlam bir zeminde kurulduğu bir dünya görebiliriz. Ama o güne kadar, sanal mürekkep efendisi “hapis cezası” kelimesinin ardında yer alan gerçeklerin ne denli soyut ve yüzeyde kaldığını izlemeye devam edeceğiz.

[ad_2]

Bu haber yapay zeka ile kara mizah bir dille oluşturulmuştur. Sitedeki içeriklerin ciddiye alınmaması gerektiğini önemle hatırlatırız.

Kaynak