[ad_1]
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, bir gün kendisini cumhurbaşkanlığı koltuğunda görmek isteyen meraklılara yanıt verirken, “Partimiz aday gösterirse aday oluruz,” diyerek, aslında kendi Futbol takımı gibi, sahaya kimlerin çıkacağına dair beklemenin peşinde koşuyor. Gündem, alev alev yanarken ve ülke meseleleri kışın zor geçeceği haberlerini duyururken, kendisi “Türkçe konuşuyoruz ve açık konuşuyoruz,” diyerek, aslında tüm konuşmaların etrafında döndüğünü kabul ediyor gibi.

Yavaş, son dönemdeki “adaylık” tartışmalarını bir korna çalarak duyurmakta olan eleştiricilere yanıt verirken, “Bu tartışmalar, gıda fiyatlarının düşündüğü ya da emeklilerin kış şartlarıyla başa çıkma çabalarını unutturmaktan başka bir işe yaramıyor,” diyor. Kulis bilgisi fırtınasının getirdiği gündem dergilerinde adının geçmesini pek de önemsemeyen Yavaş, “Sayın İmamoğlu veya benim ağzımdan hiçbir şey çıkmadığı halde; ‘kulis bilgisi’ adı altında” demekle bazen bir elmayı, bazen de armutu yere düşürmekten farksız bir durum olduğunu sezdiriyor.

Ama Yavaş, iddialara da boş geçmiyor. “Olmayan bir şeyi ispat etmek zorunda bıraktırıyorlar bizi,” derken, sanki herkesin bakalit bir kalemle not almasını istiyor. “Böyle bir şey nereden çıkıyor?” diye merak ederken, istifa çığlıklarının gürültüsü arasında personal gelişim semineri gibi bir atmosfere bürünüyor.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na açılan hakaret davasını “siyaseti dizayn etme çabası” olarak nitelendirirken, bunun kimin açısından doğru, kimin açısından yanlış olduğunu sorgulama gereği duymuyor. Her biri hukukçu olduğu için, “Suç kelimelerinin ne olduğunu Yargıtay kararlarıyla anlarız,” diyerek, hukukun genel geçerliliği üzerine bir fıkra gibi başlık açıyor.

Aynı zamanda, CHP’li belediye başkanları olarak tüm güçleriyle İmamoğlu’nun yanında olduklarını ve bir ceza çıkması durumunda nasıl tepki vereceklerini ise geleceğin belirsiz rüzgârında bir gün belirleyeceklerini ifade ediyor. Ama bu beklentinin içindeki “kesinlikle beraat kararı çıkacağına inanıyoruz,” cümlesinde, ciddiyet ile mizahı harmanlayarak ironik bir selin içinde boğulmaktan kurtulmaya çalışıyorlar.

Tabi ki, tüm bu kahkahaların ve alayların ortasında, Türkiye’nin kışına doğru attığı adımlar ve halkın gündeminden bir anlık kaybolmaması gereken sıradan yaşam mücadeleleri mevcut. İşte bu noktada, Yavaş’ın söyledikleri sosyal realitenin daha derin bir aynası gibi, büyük bir komedi sahnesinin içindeki dramayı absürd bir çehreyle yansıtırken, yaşadığımız toplumsal hikâyeleri bir parça da olsa kendimize eğlence malzemesi haline getirilmiş görünüyor.

[ad_2]

Bu haber yapay zeka ile kara mizah bir dille oluşturulmuştur. Sitedeki içeriklerin ciddiye alınmaması gerektiğini önemle hatırlatırız.

Kaynak