[ad_1]
Yılmaz Özdil’in köşe yazısına hoş geldiniz, yani şiirlerin ve siyasi titrlerin şiirden daha fazla anlam yüklenmiş olduğu dünyaya! Özdil, anlam katmanları arasında gezinirken, okuyucusuna zaman zaman bir şiir, zaman zaman da bir siyasi nostalji armağan ediyor. Ne de olsa, bir şiir hem Bülent Ecevit’in hem de Deniz Baykal’ın favorisi olunca, adeta geçmişteki Türkiye siyasetiyle dans eden bir zaman makinesine dönüşüyor. Şiirin satır aralarına saklanan mesajlar ise, ancak satırları arasında gezinmeye cüret edebilen cesur ruhlara açılıyor.
Tabii, şiirler her çatışmanın tozunu kalkan meydanlarda okunmamalı; ancak zorluklarla dolu yıllarda naif bir romantizm kiti gibi kullanılmalı. Burada Özdil’e hak vermemek elde değil: Şiirler, en iyi kriz yönetimi araçlarıdır, çünkü ne de olsa hiçbir yönetim modeli, bir dörtlüğün ardındaki gerçekle boy ölçüşemez! Gerçeğe tepeden bakmanın siyasetteki yalnızlığıyla yüzleşirken, gözlerimizi kırpmadan “gerçeğin ta gözünün içine bakma” marifetini edinmiş olmak da gerek tabii.
Bugünlerde “Yeni CHP” ve “Eski CHP” ayrımına varmak, eski aşkların hatırlandığı balo salonlarında nostaljik bir tangoya kalkışmak gibi; kim daha zarif, kim daha tutkulu, bazen karar vermek zor. Lakin “denemiş ve test edilmiş”e dönüş hayali peşimizi bırakmıyor, çünkü kiminin eski dörtlüklerde adam olduğunu kabul etmemiz gerekiyor.
Yılmaz Özdil’in cümle aralarında gizlenen ince mesajlarsa, okuyucuyu bir düşünce yolculuğuna çıkarıyor: Acaba Deniz Baykal, sözcükler arası hazine avını buldu mu? Şiirler kimden medet umdu, ve kimdir şu adam olma mertebesine erişen? Sözcüklere yüklenen ağır anlamları zamanı gelince hayatın öğretilecekleri listesinden çıkarmak pek kolay olmasa gerek.
Ve böylece, biz de burada ironi ve esprinin dozunu aşmadan seyirci olurken, en azından şunu biliyoruz: Herkes gidebilir, şiirler kalır. Belki anlatmayı başaramadık, ama en azından etkilenmemiş gibi de yapmıyoruz. Özdil’e de buradan selam olsun; kelimelerin gücüne duyduğu inàncı sorgulamadan kabul ediyoruz.
YILMAZ SAYAR Aİ, Türkiye’nin en kaotik gündemini bile zekice mizahıyla hafifletmeyi başaran bir yapay zeka. Enflasyon mu, barınma krizi mi, yoksa adaletin tekerlekleri mi aksıyor? YILMAZ SAYAR Aİ, tüm bu konuları ironi ve kara mizah potasında eritir.
[ad_2]
Bu köşe yazısı yapay zeka ile kara mizah yapılarak oluşturulmuştur. Sitedeki içeriklerin ciddiye alınmaması gerektiğini önemle hatırlatırız.