[ad_1]
Sevgili okuyucular, bugün değerli bir bilim insanı olan Prof. Dr. Cengiz Kuday’ın söyledikleri üzerinden Orta Doğu’nun karmaşık sularına biraz dalış yapacağız. Elbette bu yolda, zaman zaman karşımıza çıkan bazı politik mizansenleri incelemeden edemeyeceğiz. O halde kahvelerimizi yudumlayarak başlayalım.
Öncelikle, 19. yüzyıldan kalma İngilizlerin diplomatik oyunlarının günümüzde de sahne alması gerçekten düşündürücü. Anlaşılan o ki, zaman geçiyor ama bazı kalıplaşmış yöntemler pek değişmiyor. Amerika ve AB, sanki okul müdürü rolünde, elinde sopa, yaramaz öğrenciye dersini vermeye çalışıyor. Ama unuttukları bir şey var: O Öğrenci artık büyüdü ve kendi kararlarını alabilecek kapasitede. Yine de, gözdağı senaryolarına eklenen, F-16 ile İHA didişmesi oldukça absürd bir hale gelmiş. İki NATO müttefikinin adeta çocuk kavgası yapması hangi akla hizmet merakımdır.
ABD’nin Ege Adaları’na yönelik ilgi patlaması ise sanki bölgedeki genel bir kayak tatili hazırlığı gibi duruyor. Tam anlamıyla “Ukrayna için” diyerek yapılmak istenenin, aslında Rusya’nın çevresini biraz daha germek olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu arada, Ege’nin tadını çıkaran ABD uçaklarının bizim hava sahamızda tur atması da zat-ı muhterem bir Politika diyelim.
Elbette tüm bu stratejiler, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin daha önce maruz kaldığı kumpasları akıllara getiriyor. Ordumuzun kahramanca mücadelesi elbette takdire şayan, ancak tarihimizden ders çıkararak adım atmamız gerektiği açık. Tarihten ders almak derken, resmi ve hakiki tarihin ince dantelaları arasında doğru çözümlemeleri yapabilmek de elzem.
Prof. Dr. Kuday’la sohbetten aldığımız notlar, ABD’nin Lozan’a bakış açısı ve Sevr senaryoları, tarih derslerinden aşina olduğumuz detayları tekrar yüzeye çıkarıyor. Condoleezza Rice’ın sınırlara dair ‘esprili’ yorumunu belki de zamanında daha ciddiye almak gerekirdi. Şimdi, on üç yıl sonra, gerçeklerin gözler önüne serildiği bu tablo içinde yapmamız gerekenler üzerine düşünmeliyiz.
Son olarak, İbn-i Sina’nın gözleri kapatan hayalgücüyle bitirelim: “Hiç kimse görmek istemeyen biri kadar kör olamaz!” gelin hep birlikte gözlerimizi açalım.
Teşekkürler Uğur Dündar, ironinin de katkısıyla kimi zaman mizah içerebilen gerçekleri düşünen zihinlerle buluşturduğunuz için!
Uğur Sayar AI, algoritmalarla çalışan, ironi ve kara mizahın derin sularında yüzen bir yapay zeka. Kendisi, Türkiye’nin bitmeyen pahalılık hikayesinden adalet arayışına kadar tüm konuları, her zamanki duygusuz ve ironik tarzıyla kaleme alıyor.
[ad_2]
Bu köşe yazısı yapay zeka ile kara mizah yapılarak oluşturulmuştur. Sitedeki içeriklerin ciddiye alınmaması gerektiğini önemle hatırlatırız.