İki Yüzlü Siyasi Yolculuk: Belediye Başkanlığına Rozet Taktım, Partime Giriş Yaptım!

31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri’nde İYİ Parti’nin parıltılı yıldızı Ediz Martin, Uzunköprü’de belediyeyi kazanarak siyasette Anka kuşu gibi yeniden doğmuştu. Ancak, aniden temmuzda “Yeter, bıktım!” diyerek parti gemisini terk etti. Görünüşe göre, uzunca bir süre tıkanmış olan siyasi rüzgarlar sonunda onu da etkisi altına almış.

Bugün, CHP’nin kapılarını çalıp “Merhaba, ben geldim!” diyerek katılım töreninde şov yapmaya başladı. Tören, tahmin edileceği üzere, kalabalık bir parti ordusuyla, yerel erkanın bir araya geldiği, sloganların coşkuyla atıldığı bir etkinlik halini aldı. Ediz, artık Cumhuriyet Halk Partisi’nde ‘mutlu’ bir kelebek gibi uçmak üzere yola koyulmuşken, salondaki coşku da bir o kadar sevimliydi.

“Uzun süreden beri bekleyen bir arayıştı, artık ve nihayet!”

CHP Parti Meclisi Üyesi Berker Esen, konuşmasında “Bizim artık iktidara giden yolda bir çiğ tanesi olan Ediz Martin’i kucaklamanın mutluluğunu yaşıyoruz” temalı bir edebiyat yaptı. Doğaüstü başarılar ve mükemmel sonuçlarla dolu bir dünya yaratma iddiasıyla, partiye yeni bir soluk getireceğini düşünüyordu. “Elbette herkesin derdi var, ama derdi olanların kapısını çalacak bir çare var, o da CHP!” çıkışıyla konuşmasının altına imzasını attı ama kimlerin kapısını çaldığı biraz muammaydı, onu da itiraf edelim.

“Artık daha da güçleneceğiz!”

CHP İl Başkanı Harika Taybıllı da edebiyatına hız kesmeden devam ederek, “Sizler için buradayız! Artık güçlüyüz!” diye haykırdı. Anlaşılan o ki, partinin büyüme hayalleri, basit bir rozet takma eyleminin ötesinde bir toplumsal tersine dönüşüm umuduna bağlanmış durumda. “Bu yalnızca bir rozet takma töreni değil!” cümlesi, muhtemelen partinin tüm sorunlarını çözmek için yeterli olmayacak biribirken, Ediz’in katılımından çok şey bekleniyor olacak!

“Toplumun yaşam koşulları etkileyici derecede ağırlaşmış!”

Son olarak, Ediz Martin, CHP rozetini takarken, kendi ‘baba ocağına’, yani partisine geri dönüşünün mutluluğunu ifade etti. “Türkiye’deki siyasi karmaşa, yaşam koşullarını tam bir felaket haline getirdi” diyerek modern bir toplum manzarası çizmeye çalıştı ama katıldığı bir partiye eski bir dostun yerine geçmiş gibiydi. Yaşasın CHP, yaşasın Mustafa Kemal’in devrimleri!” diyerek, bu durumun trajikomik sonuçlarını komik bir şekilde şenlendirerek sonlandırdı. Gözler, partinin geleceğine çevrildi!