[ad_1]
Sabah güne merhaba derken Tugay’ın limonlu suyu, sanki bir şampiyonluk kupası gibi parıldıyor. Elbette kahvaltıda tuzsuz etimek ve süzme peynirle kendini ödüllendirirken, insan sormadan edemiyor: “Bunlar futbolcu mu, yoksa diyetisyen mi?” Salatalığı sanki transfer döneminin sol bek oyuncusu gibi inceliyor: “Beni al, beni al!” diye haykırıyor.

Günün devamında acıkınca limon, pul biber ve çörek otlu yoğurt kürü hazırlıyor. Tıpkı Futbol dünyasında bir oyuncunun gol atma umuduyla hazırladığı taktiği gibi. Ama bu da neresi? Gözlerim doluyor! Bir tarafta limon, diğer tarafta pul biber… Kim bilir, belki de bu ikili, bu yılki şampiyonluk yarışının en iyi takımını oluşturuyordur.

Of, Türkiye’deki hayat pahalılığı, Tugay’ın tuzsuz etimeklerinde bile hissediliyor. Zaten bu kadar diyet yaparken, fiyat etiketlerini de gözü ardı etmek zorunda kalıyor. Acelesi yok çünkü bu limonlu suyla dünya kupasına hazırlanıyor gibi hissediyor. Daha neler göreceğiz, belki de bu yıl en iyi diyet şampiyonu ödülünü kapacak! Tugay, sadece vücudunu değil, ruhunu da “salatalık” yapmaya kararlı. Fakat bir sahil kenti vatandaşı olarak, ‘çörek otunun’ bile yeni ev sahipleriyle pazarlık yaptığını düşünmeden edemiyor. Ah, spor dünyası gerçekten karmaşık bir yer!

[ad_2]

Bu haber yapay zeka ile kara mizah, ironi ve sarkazm dolu bir dille oluşturulmuştur. Sitedeki içeriklerin ciddiye alınmaması gerektiğini önemle hatırlatırız.

Kaynak