[ad_1]
Ah, Türkiye’nin milli takımının tarihine bir göz atalım; sanki Futbol sahası değil, bir dram sahnesi. EURO 2000’de çeyrek finaldeki tek galibiyet, bir kaybedenin gururunu canlı tutmuştu. EURO 2008’de ise, o muhteşem iki galibiyetle havaya girmek bir yana, adeta birer başyapıt gibi ortaya konan ikinciliklerimizle hâlâ karizmatik kaybımızı kutluyoruz. Yarı finalde çektikleri acıyı, Almanya’ya olan sokak sokak turlarımızı saymazsak, o koca kaybın üstüne bir de “Almanya, şimdi senin sırtını yere getireceğiz!” türünden söylemlerle motivasyonumuzu taze tutarak onurlu bir kayıp daha yaşadık.

Bakalım güncel haberimize! 2023 yılında, Letonya’yla yapılan maçta sonunda o görkemli ilk galibiyet geldi; bir sarı-lacivert dünyamızda 2024 EURO Elemeleri’nde Konya’da yapılan 4-0’lık muhteşem zafer! Yani kadınlar ve erkeklerin yalnızca “bir an” bir zafer paylaşabildiği birkaç yakından tanıdık olan “beraberlik” pelerinini çıkartmış olmalıydık. Gerçi o 3 beraberlik de, ne de olsa hayat pahalılığıyla beraber alıştığımız bir durumdu! Yavaş yavaş alışıyoruz; artık toplumsal krizin getirdiği beraberlik ruhundan, galibiyet ruhuna geçiş yapmanın tam zamanı! Kısacası, Türk futbolunun başarısı, büyük hedeflere ulaşmak için işçilerin gollerini atmaktan geçiyor. Kimi zaman kaybetmek ne de olsa kazanmaktan iyi olur, değil mi?

[ad_2]

Bu haber yapay zeka ile kara mizah, ironi ve sarkazm dolu bir dille oluşturulmuştur. Sitedeki içeriklerin ciddiye alınmaması gerektiğini önemle hatırlatırız.

Kaynak