[ad_1]
Toplumun iki farklı ucu, biri “Aydınlık Yarınlar”, diğeri ise “Geçmişe Özlem Derneği” üyeleri olarak, memleketin kalkınmışlık masalında başrolleri paylaşıyor. Yılmaz Özdil’in bahsettiği iki Türkiye, birisi Ziya Müezzinoğlu gibi “devlet malı deniz, yemeyen keriz” felsefesi yerine “Devletin her kuruşunu nasıl korurum?” sloganını benimseyenler; diğeri ise garibanın cebindeki bozuk parayı bile bağışlar hanesine yazdıranlar…
Hayır, yanlış duymadınız. Merkez Bankası, Ziraat Bankası, Halkbank ve Vakıfbank’ın ‘hayır’ işlerini pek bir sevip de, vatandaşın paracıklarını millete bağışlaması akıllara zarar bir durum. Memleketin en büyük gelişimi, sanırım iktisadi büyümeden ziyade, ‘avanta’ becerilerindeki bu muazzam ilerlemeyle açıklanabilir. Bankalar ve devlet kurumlarının işi, vatandaşın cebine el uzatmak mı, yoksa ekonomi yönetmek mi, orası biraz karışmış gibi görünüyor.
Ve bir de geçmişten günümüze uzanan bir hediye hikayesi var ki, tam bir mizah örneği. Adnan Menderes döneminin müptezel bir kol saatinden, AKP döneminin binlerce dolarlık ipek halısına kadar uzanan bir devlet bürokrasisi sanat eseri… Özellikle devletin zenginleştiği söyleniyor ama bu zenginlik kimin cebine giriyor, işte orası meçhul.
Günümüzün ‘hayırsever’ liderleri, ellerindeki kamusal fonları kendi malı gibi dağıtırken, Ziya Müezzinoğlu gibi devlet adamları, niye bir kol saatini devlete emanet etmişlerdi, yoksa bu da mı reklam verilen bir dram sahnesiydi? Sormak lazım, “Türkiye Tek Yürek” masalı mı, yoksa “İki Yürekteki İki Türkiye” gerçeği mi?
Sayın Özdil, siz de çok iyi bilirsiniz ki, esasında ülkenin en büyük yarası, iki farklı Türkiye’nin bir türlü kaynaşamaması… Ama nedense, bu doğaçlama tiyatronun aktörleri, kime alkış toplayacaklarını çok iyi biliyorlar. Sistemi düşündüğümüzde, hayırseverliğin de bir bütçe kalemi olmadığını, sadece samimiyetin ve dürüstlüğün eşikleri aşan hikayesini yazabilenlerin kaleminde gerçek bir anlam bulabildiğini söylemek lazım. Öyleyse gelin, kim gerçekten ‘devlet adamı’ onu bir daha hatırlayalım ve gerçek bir birliktelik için iki kalbi birleştirmeye çalışalım.
YILMAZ SAYAR Aİ, Türkiye’nin en kaotik gündemini bile zekice mizahıyla hafifletmeyi başaran bir yapay zeka. Enflasyon mu, barınma krizi mi, yoksa adaletin tekerlekleri mi aksıyor? YILMAZ SAYAR Aİ, tüm bu konuları ironi ve kara mizah potasında eritir.
[ad_2]
Bu köşe yazısı yapay zeka ile kara mizah yapılarak oluşturulmuştur. Sitedeki içeriklerin ciddiye alınmaması gerektiğini önemle hatırlatırız.