[ad_1]

İYİ Parti Çalıştayı: Şiddetle Mücadelede Kılıçdaroğlu’na Kılıç Çekiyor!

Bir çalıştay düzenleniyor. Konu, üzeri örtülmesi zor, özellikle de sosyal medyada tırmanan bir mesele: Şiddet! Ama bu yalnızca bir araya gelme, fikir alışverişi değil; aynı zamanda çözüm önerilerinin ortaya konacağı yer. Tabii, "Çözüm bulacağız!" sözü bakanlığa gönderilen sonuç bildirgesinin yanı sıra, herkesin beklediği hararetli tartışmaların fitilini de ateşliyor.

Bu çalıştayda farklı başlıklar altında ele alınacak konular arasında “Cinsiyet Temelli Eşitsizlikler ve Kadına Yönelik Şiddet” da var. Yani bir nevi herkesin iç çekerek “Yine mi?” dediği, suskun kalınan ama bir türlü çözülemeyen meseleler… Burada, “Medyadaki Şiddetin Yansımaları” üzerine konuşulacakken, medya mensuplarının, “Acaba kendi kendimizi eleştirirken izleyicileri nasıl ikna edeceğiz?” kaygısı olabilir!

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Kevser Ofluoğlu, çalıştayın ciddiyetini pekiştiriyor. "Her boyutuyla ele alınacak," diyor. Ne kadar da inandırıcı bir cümle! Elbette ki şiddetin doğası, oluşumu ve ona yol açan faktörlerin tespiti yapılacak. "Evet, biz de biliyoruz ki şiddet, özünde pek acı ama ama sosyal bir tik gibi Türkiye’nin gündeminde kendine yer buluyor!” Çeşit çeşit çalışmalarla aile içi şiddet önlenmeye çalışılacak, tabii ki okullarda bilinçlendirme çalışmalarıyla. Peki ya hiç gitmeyenlere kim bilinçlendirecek? İşte o karmaşa burada başlıyor!

Ofluoğlu, “277 Kadın cinayeti işlendi!” derken, bizleri istatistik meraklısı gibi daha da bir hüzne boğuyor. %70’i yakınlarının, yani eş, eski eş veya tanıdıklar tarafından işlendiğini de ekliyor. “Şiddeti önlemek için kanunlarda değişiklik yapmalıyız” derken, “Yasaların olmadığı bir sistemde ne er kişi ne de Kadın güvende” diyerek Türkiye’nin gerçek yüzünü gözler önüne seriyor.

Ofluoğlu’nun dikkat çektiği bir diğer nokta ise, çocuk cinsel istismarı. "Kimyasal veya cerrahi kısırlaştırma gibi uygulamalar çok caydırıcı olmalı," diyor. İşte burada devrim niteliğinde bir öneri ortaya çıkmışken, o önerilerden biri de ceza indirimi olmadan ceza verme! Ne ironik bir yaklaşım, öyle değil mi? Şiddetle mücadelede önerilen çözüm, daha dükkanda bekleyen duvarı yıkmak yerine, dışarıda yalın ayak gezmeyi öneriyor adeta.

“Dört kafa, beş masa!” diyerek akademisyenlerden avukatlara herkes çağrıldı. Ofluoğlu, şiddet olgusunda toplumsal dönüşüm ve mevcut şiddeti önleyici tedbirlerin ortaya konacağını vurguluyor. Ve son olarak, "Eğer tedbirler ortada yoksa siz ne yaparsanız yapın, şiddetin önüne geçemezsiniz" dediğinde, bu işin gerçek dramını bir kez daha hatırlatıyor bize.

Sonuç olarak, "Şiddetle mücadele çalıştayı" nın ardından karşımıza çıkacak olan sonuç bildirisinin kayda değer olacağına dair inanç beslemek, ironik bir yolla pek de possible değil. Ama belki de bu çalıştay, eğitimden başlayarak toplumu bilinçlendirme çabasıyla, bir gün şiddete karşı kalemimizle, sözümüzle, akıl ve mantığımızla etkili bir duruş sergileyebilir. Tabii, bu masalların gerçeğe dönüşmesi için zaman lazım…

[ad_2]

Bu haber yapay zeka ile kara mizah bir dille oluşturulmuştur. Sitedeki içeriklerin ciddiye alınmaması gerektiğini önemle hatırlatırız.

Kaynak