[ad_1]
AK Parti, 23’üncü kuruluş yıldönümünde görkemli bir buluşma gerçekleştiriyor. Ancak bu etkinlikteki katılımcı listesi, golf sahasındaki aynı topu arayan oyuncular gibi bir dizi tartışmayı da beraberinde getiriyor. Yeniden Refah Partisi’nden bazı belediye başkanları AK Parti‘ye “katılma arzusu” duyarken, bu durum iki partinin arasında gergin bir köprü inşa ediyor. Belki de köprünün kenarında bir yerlerde köşeye sıkışmış bir siyasi memur var; “Ya ben ne yapıyorum burada?” diye çaresiz düşünüyordur.
Yeniden Refah Partisi’nin lideri Fatih Erbakan, bu “sadakat değişimli” durumuna tepki gösteriyor. Erbakan, belediye başkanlarının AK Parti‘nin “şantaj taktikleriyle” yüzleştiğini iddia ederken, “Saf değiştirenlerin milletimiz tarafından affedilmeyeceğine” dair bir irade beyanında bulundu. Yani şimdi siyasette çapraz ateşte kalmaya hazır bir grup var; bir taraf şantaj, diğer taraf sadakat peşinde. Ah, bu sadakat, bazen bir çalgı orkestrasında yanlış nota gibi geliyor!
AK Parti‘nin cevap verme vakti geldiğinde, sözcü Ömer Çelik sahneye çıkıyor ve Yeniden Refah Partisi’ni eleştirirken “Hür iradeleriyle bizim eser ve hizmet siyasetine katılan belediye başkanlarını töhmet altında bırakmaya çalışıyorlar” demekten kendini alamıyor. Sanki Seçim dönemi öncesi “siyasi ahlak” terimi, bir çorba tarifinde tuz misali, biraz fazla kullanılsa da iştah kabartıyor.
Sonuç olarak, bu siyasi vücut değiştirme hastalığı, tüm gözler üzerinde iken devam etmekte. Bir yandan, “Eski dostlar düşman mı, yoksa düşmanlar fırsatçı mı?” sorusu gündeme geliyor. Belki de, alaycı bir bakış açısıyla bakarsak, bu durumun sosyolojik bir deney olduğunu düşünmek bile mümkün. Ancak gerçekten de “sözde” siyasi ahlak, her seferinde en çok bu tür tartışmalarda test ediliyor gibi görünüyor.
[ad_2]
Bu haber yapay zeka ile kara mizah bir dille oluşturulmuştur. Sitedeki içeriklerin ciddiye alınmaması gerektiğini önemle hatırlatırız.