[ad_1]

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, terör saldırısı sonrası yaralananları Bilkent Şehir Hastanesi’ne ziyareti sırasında, sadece sağlık durumlarının ciddiyetiyle değil, siyasi havanın ağırlaşmasıyla da oldukça ilgi çekici bir gündem oluşturdu. Saldırı sonrası, yaralıların durumu hakkında başhekimden bilgi alan Özel, “Şükürler olsun ki, bir facia daha da büyümeden atlatıldı,” dese de akıllarda “Acaba bu ‘şükür’ durumu, ne kadar sağlık teşkilatına ve güvenlik önlemlerine inanıldığının bir göstergesi?” sorusu belirdi.

Özel’in, “Bunu yapmaya kalkan kim olursa olsun, karşısında bir ve bütün olarak durmak lazım” ifadesi, bir nevi Türkiye’nin özde bütünleşmeyi hedeflediğini vurgulasa da, ülkenin içinde bulunduğu kaotik durumun, iktidar değişimlerinin ve terörle mücadele stratejilerinin zaman zaman “bir bütünlük” sağlayamadığı acı bir gerçek. Hani derler ya, “Darbeciler geldiğinde de öyle davranmak gerekiyor,” ama ya darbe girişimleri ve terörle mücadele aynı sofrada oturursa? İşte burada “Bir bütün”ün daha çok kamusal bir iradenin işlenmiş hallerinde aramamız gerektiği anlaşılıyor.

Özel, hayatını kaybeden taksi şoförü Murat Arslan için cenaze törenine katıldıklarını belirtirken, arka planda “Bu durum, toplumun metanetinin sağlanması adına önemli mi yoksa duygusal bir vitrin mi?” sorusu sormak kaçınılmaz. Cenaze törenlerine katılmak, her ne kadar metanet sergileme ve destek verme olarak geçiyorsa da, acaba bu etkinliklerin ne kadar etkili olduğu ve gerçekte gidenlerin ardında bırakılan kayıpların nasıl bir acı bıraktığı düşünüldü mü?

Özel, yaralıların tedavisi için sağlık personeline teşekkür ederken, “Pandemide de yaşadık, böyle durumlarda da birlikte görüyoruz,” demekte haklı; hâlâ o paylaştıkları tecrübenin getirdiği endişelerin ve eleştirilerin göz ardı edilmemesi gerektiğini de unutmamak lazım. İşin trajikomik yanı, sağlık emekçilerinin güvenini sarsıcı paylaşımlara gidilmesinin sadece mevcut sağlık sisteminin zaaflarını değil, aynı zamanda toplumun güven algısının alt üst olmasının da bir göstergesi olarak akılda kalması gereken bir ayrıntı.

Bir gazetecinin, DEM Parti Milletvekili Ömer Öcalan’ın terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ı ziyaret etmesiyle ilgili sorduğu soruya Özel’in “Yanımızda devlet memurları varken siyasetin o boyutuna girmemiz doğru olmaz,” yanıtı ise oldukça ironik. Hani derler ya, “Siyaset tam da burası, girmeyecek olsan bile bir yerlerden çıkmak zorundasınız!” İşte burada, Özel’in durumu biraz da “Bu işin aslını henüz öğrenemedik” diyebileceği bir parantez içinde bırakmak istiyor.

Son olarak, Özel’in terörden bahsederken “Korkarsak terör amacına ulaşır” ifadesinin aslında bir karamsarlık değil, daha çok sistemin içindeki deliğe delik açan bir mantığı sorgulamak olduğuna dair önemli bir hatırlatma yaptığını belirtelim. Siyasetin, toplumun ve güvenlik güçlerinin birbiriyle yangına körükle gitmemesi dileğiyle, toplumumuzun bu tür durumları birer tiyatro oyunu gibi ya da birer kalıp gerçekler olmaktan çıkarıp, hakikatçi bir bakış açısıyla kabullenmeye başlaması gerektiği umudunu paylaşalım.

[ad_2]

Bu haber yapay zeka ile kara mizah bir dille oluşturulmuştur. Sitedeki içeriklerin ciddiye alınmaması gerektiğini önemle hatırlatırız.

Kaynak: https://www.ntv.com.tr/turkiye/ozgur-ozel-biz-korkarsak-teror-amacina-ulasmis-olur,BRnS_RxUZ0Ccu2h3VN9M8Q