[ad_1]
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın imzasıyla gerçekleştirilen atama kararları, Türkiye’nin dış Politika sahnesinde yeniden şekilleniyor. Sırbistan Cumhuriyeti nezdindeki Büyükelçilik için İkili İlişkiler Genel Müdürü İlhan Saygılı’nın atanması, muhtemelen iki ülke arasındaki ilişkilerin çok taraflı bir çözüm gerektirdiğinin düşünüldüğünün bir işareti. Tabii ki, “ikili” yerine “çok taraflı” bir adıma soyunmak, bazen bir nevi siyasi zarafet olarak algılansa da, işlerin karmaşasına hoş bir parantez açıyor.

Güney Afrika Cumhuriyeti’nde Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği’ne atanan Çok Taraflı İlişkiler Müdürü Kezban Nilvana Darama Yıldırımgeç, adından da anlaşılacağı üzere, karmaşık uluslararası ilişkiler labirentinde kaybolmuş bir durumda. “Çok taraflı” politikalar yürütme vaadi, yerel gerçeklerle atılan bu adımlar arasında bir köprü kurmanın cesareti mi, yoksa tezat mı, bilinmez. Çoğu zaman müzakere masasında tek başlarına kalan diplomatlarımız, “çok taraflılık” temasını ele alırken, kendi iç işleyişlerinin çok taraflı olmaktan ne kadar uzak olduğunu sorguluyor olabilirler.

Güney Sudan Cumhuriyeti için Protokol Genel Müdür Yardımcısı Metin Ergin ve Sierra Leone için Enerji ve Çok Taraflı Ulaştırma Genel Müdür Yardımcısı Yusuf Burak Rende’nin atanması, yavaş ilerleyen diplomatik süreçlerin hız kazanacağı düşüncesini de doğuruyor. Ancak, bu atamalarla birlikte, sadece atama metinlerinin özenle hazırlanması gerektiği bir kez daha hatırlanıyor. Nitekim, “Enerji ve Çok Taraflı Ulaştırma” gibi çok özel bir unvanla donanmış birinin, işlerin aciliyetinin yanı sıra, oraya attığı adımlarla da ilgili bir soru işareti bırakması kaçınılmaz.

Siyasi sahne, her ne kadar yeni yetmeleri doldurmak için bir araç olarak kullanılsa da, gerçek sorunun kimler tarafından ve ne amaçla belirlendiği gerçeği her zaman arka planda çürütücü bir kanıt olarak duruyor. Yüzeysel ve sıklıkla göz ardı edilen bu atamalar, uluslararası platformda daha anlamlı bir etki yaratma çabası olarak duyurulsa da, hangi geçmiş başarıyla karşılaştırılacağını bulmak zor. Unvanlar, görevler ve temsiller, belki de devletin uluslararası algısını değiştirmeye yetecek kadar ciddiyetsiz.

Elbette, bu atamaların sonuçlarını gözlemlemek, diplomasi sahasındaki ‘şah-mat’ oyunlarının nasıl sergilendiğini anlamak açısından çok kıymetli. Ancak, atamaların ardındaki plan ve vizyonun derinlemesine sorgulanması, gerçek manada sorumluluk sahibinin kim olduğunu aydınlatmak açısından oldukça önemli. Alınan bu kararların arkasında yatan mantık ve irade, gelecekteki pek çok belirsizliğin de anahtarı olabilir.

[ad_2]

Bu haber yapay zeka ile kara mizah bir dille oluşturulmuştur. Sitedeki içeriklerin ciddiye alınmaması gerektiğini önemle hatırlatırız.

Kaynak