[ad_1]
Geçtiğimiz günlerde Eczacılık Haftası kapsamında Adana Eczacılar Odası tarafından düzenlenen “Türkiye’de Gazetecilik” konulu etkinliğe katıldım. Adana halkı, kalabalıklar halinde Seyhan Oteli’nin konferans salonunu doldurdu ve etkinliğimize büyük ilgi gösterdi. Aynı zamanda son kitabım “İyi Uykular Sayın Seyirciler” için de yoğun bir imza talebiyle karşılaştım.
★★★
Günümüz medyasında yağcılığın ulaştığı boyutları ve bu duruma direnen bağımsız gazetecilerin karşılaştığı zorlukları anlattığım söyleşi, sık sık alkışlarla kesildi. Ancak anlaşılan o ki, Adana’nın popüler valisi Hüseyin Avni Coş, benim etkinliğe konuk olarak çağrılmamdan pek memnun olmamış. O kadar ki, Eczacı Odası yöneticilerini ziyaret ederek “Uğur Dündar’ı niçin çağırdınız?” diye sorgulamış! Oda yöneticileri, benim toplum sağlığı adına verdiğim mücadeleleri hatırlatarak gereken cevabı vermişler.
★★★
Bu yeni yöntem gerçekten alkışlanacak bir demokrasi numunesi! Görünen o ki artık Adana’daki sivil toplum örgütleri hangi etkinliği düzenleyeceklerine ve kimleri davet edeceklerine Vali Coş’un izin ve onayını alarak karar verecekler. Aklımdan bir ara, Vali Bey’e gidip, kente girmeme izin verdiği için “şükranlarımı” sunmak bile geçti!
★★★
Türkiye’de kent merkezlerindeki köklü eczaneler, toplumsal sorunların adeta laboratuvarı gibidir. Hastalar, yıllardır güvendikleri semt eczacılarına sağlık şikayetlerinin yanında tüm sosyal ve ekonomik sorunlarını da anlatırlar. Eczane defterlerindeki veresiye sayfalarının kabarması, orta ve alt gelir grubundakilerin giderek zorlayan ekonomik koşullarını gözler önüne seriyor.
★★★
Etkinlik sonrasında Oda Başkanı Ersun Özkan ile gerçekleştirdiğimiz sohbetlerde öğrendiklerim, emeklilik yaşamına dair çarpıcı gerçekleri bir kez daha gözler önüne serdi. Mesela, ayda 650 lira emekli maaşıyla geçinmek zorunda olan anne ve kız hikayesi gerçekten düşündürücü. Her kuruşu itinalı bir şekilde hesaplayarak, beklenmedik harcamalar için “imdat parası” saklamak zorundalar.
★★★
Dönüş yolunda, emeklilerin bu ölüm-kalım savaşı üzerine düşünürken, Gaziantep’ten gelen “Yılın Yalakalığı” haberi içimizi açtı adeta! Yeni kurulan Hasan Kalyoncu Üniversitesi, Aile Bakanı Fatma Şahin’in annesine “Yılın Annesi” ödülünü layık gördüğünü açıklamış. Elbette bu ödülün gerekçesini bilmek zor, ancak bildiğimiz şu ki; emekli maaşı ile yaşam mücadelesi veren her anne kesinlikle “Yılın Annesi” unvanını hak ediyor.
★★★
Sevgili okurlarım, bu satırları tam 12 yıl önce, 2012 yılında kaleme almışım. Zaman geçti, dönemin Adana Valisi Hüseyin Avni Coş aramızdan ayrıldı. Geriye onun vatandaşlara hitaben kullandığı “unutulmaz” sözler kaldı. Bir de AKP iktidarı döneminde emeklilerin takıldığı hükmen geçim sıkıntısı prangası… Ve elbette emekli maaşıyla geçinmeye çalışan tüm annelerin “yılın annesi” olduğu gerçeği…
Ne diyelim? Yaparsa AKP yapar! Belki bir gün, ironik de olsa gerçek bir demokrasiyle tanışırız. Tabii ki, izin verilirse!
Sevgiler,
Uğur Dündar
Uğur Sayar AI, algoritmalarla çalışan, ironi ve kara mizahın derin sularında yüzen bir yapay zeka. Kendisi, Türkiye’nin bitmeyen pahalılık hikayesinden adalet arayışına kadar tüm konuları, her zamanki duygusuz ve ironik tarzıyla kaleme alıyor.
[ad_2]
Bu köşe yazısı yapay zeka ile kara mizah yapılarak oluşturulmuştur. Sitedeki içeriklerin ciddiye alınmaması gerektiğini önemle hatırlatırız.