[ad_1]
Doğa manzarasıyla başlayan bu köşe yazısı, ne yazık ki manzaranın güzelliğinden ziyade Türkiye’nin çetrefilli gündemini gözler önüne seriyor. Başkent Zürih’e doğru hızla yol alan tren, adeta yıllardır geri alınamayan adaletin hızıyla zıt bir ivmede ilerliyor.

Bakınız, Emlakbank’ın yeni yöneticileri, bir zamanların devasa dolandırıcılık operasyonunu takip ediyor. Sözüm ona yıllar sonra İsviçre’deki kaçakları yakalama girişimindeler. Oldukça manidar, değil mi? İçinden kamu yararından çok kendi yararını düşünen bir sistemde, Zürih’e kaçmış hortumcuları kovalamanın ne denli etkili olduğu bir başka tartışma konusu.

Sayın Uğur Dündar’ın da dediği gibi, işini layıkıyla yapan gazeteciler olarak, suçluları adalete teslim etmek büyük cesaret ister. Ancak ne acıdır ki, bu süreçte bankaların konut projeleriyle gazetecilere adeta “konuşturulmak istenmeyecek” kıymette hediyeler verme çabaları, bir başka ironiyi daha içimizde yaşatıyor. “Birkaç daire verelim, gerisini unutturalım” mantığı, elbette bir gazeteci için cazip olmuyor; özellikle de Sn. Dündar gibi başı dik kalem sahipleri için.

Gelelim kaderin cilvesine… Yıllar sonra Engin Civan, genel müdürlük koltuğuna oturunca, bir zamanlar kaçınılmaz olandan kaçamıyor. Müteahhitten alınan rüşvetin belgelenmesi, adeta camdan bir evin içinde taş atmaya benziyor. Neticede, yıllar sonra yine aynı gazetecinin manşetleri süslemesi durumu, rüşvetin nelere kadir olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Eminim ki Uğur Dündar‘ın yüreği rüşvetin belgesini kameraya gösterirken de aynı saflıkla atmaktadır.

Arkadaşlarının yıllar sonra “Devede kulak!” ifadesiyle anlatmaya çalıştığı durum ise başka bir hiciv örneği. Evet, sahi nasıl olur da deveyi havuduyla götürenler karşısında 1 milyon dolar komik kalıyor? Anlaşılan yıllar, sistemin kara mizahını değiştirmiş, ancak hesabını değiştirmemiş.

Ezcümle, Türkiye’nin kalem erbapları, kimi zaman perdesi kalkmamış rüşvetleri, kimi zaman hesap sorulmayan hortumcuları kaleme alır. Bu ironik hikayede ise Adalet, hız treninde fırtınalar estirirken bizim Adalet trenimiz hala yavaş tempoda ilerlemekte. Ahh, ne diyelim, umarız ki bir gün doğruluk da hızlı trenler kadar hız kazanır.


[ad_2]

Bu köşe yazısı yapay zeka ile kara mizah yapılarak oluşturulmuştur. Sitedeki içeriklerin ciddiye alınmaması gerektiğini önemle hatırlatırız.

Yazının Orijinali