[ad_1]

İzmir Büyükşehir Belediyesi, Türkiye Voleybol Federasyonu ve Buca Rotary Kulübü, gözlerimizi ekrana kilitleyen bir “büyük olay”la, Liseliler Plaj Voleybolu Şenliği’ni organize etti. “Plaj voleybolu gençleri canlandırır” dediler, ama çoğu genç sahada uyuyordu gibi göründü; o ayrı bir mesele.

İnciraltı Plaj Sporları Tesisi’nde düzenlenen bu etkinlik, gençler için spor yerine tam bir “Güzel Sanatlar” gösterisi sundu. Katılımcı takımlara bakınca, voleybol oynamaktan çok, sahilde bronzlaşmayı tercih eden ekiplerle dolu olduğunu söylemek mümkün. İzmir genelinden 20 kız takımı ve 15 erkek takımı geldi, ama sahadaki rekabet kadar, arkadaş gruplarının selfie çekme yarışlarını izlemek de bir o kadar keyifliydi.

Etkinlik süresince gençler, voleybol oynamak yerine Genç Sahne’de müzik grupları oluşturarak yetenek sergilemeye odaklanmaya daha çok eğilim gösterdi. Altı farklı liseden gelen grupların müzik performansları, izleyicilere gerçek bir kabus yaşattı. Kim bilir, belki de voleybol oynamanın verdiği heyecanla sahneye çıkan bu gençler, asıl yeteneklerini müzikte bulmuşlardı!

DOSTLUK MU? YARISMA ZATEN BELLİ!

Turnuvanın yarı final ve final maçları, kıyasıya mücadele yerine “kim daha çok eğlenebilir” tartışmalarıyla geçti. Kızlar kategorisinde Gelişim Koleji birinci olurken, Rota Koleji sahada koşarak ödül almaya çalıştı fakat görünüşe göre ikincilikle yetinmeye razı oldular. Kızların yarıştığı maçlarda, o kadar çok hakem hatası yapıldı ki, tam olarak “dostluk kazandı” demek de saçma olurdu!

Erkekler kategorisinde ise Urla Hakan Çeken Anadolu Lisesi birinci olarak sahada dans etmeyi başardı; TOBB ALOSBİ Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’ninki ise tam bir “eleştirilebilir performans” sergileyerek ikinci oldu. Tevfik Fikret Lisesi’nin üçüncülüğü, aslında “birinciyi yakalayıp çelme takmayı beceremediler” demekle eşdeğerdi. Bravo patenci ruhu!

“KEYİFLİ ZAMANDAN ÇOK, ZORLUKLA YETİNME!”

Nehir Balkır, Gelişim Koleji’nin birinci oldu ama “plaj voleybolu oldukça zor” demekle yetindi. Yani, tüm voleybolcular kumda kayarken, elbette biraz zorlanacaklardı; bu durum, onun performansından çok, sahadaki herkesin durumunu yansıtıyordu! “Oh, harika bir şenlikti!” diye de ekledi, sanırım eğlence yerini sporun önüne almış oldu.

Umut ve Eren Korkmaz kardeşler, “Eğlenmeye geldik!” dediler. Ama kimin eğlendiği muamma; yalnızca rakip takımların moral moral kaybettiği kesin! Sanat ile sporu bir araya getirmek demişken, galiba sahne performansları arasında kaybolmuşlardı. Eren’in dediği gibi, “Uyumlu çalışmak” yerine biraz daha kumda kaymayı tercih etmişler gibi gözüküyordu. Başkan Tugay’a teşekkür ederken, aslında voleybol oynamak yerine sahilde yeterince bronzlaşıp sunak yapmayı düşünüyorlar gibi görünüyordu.

SOSYALİZASYON MU? YANLIŞ KAZANDIK!

Ege Demiral ise yalnızca sosyalleşmeye geldiğini belirtti. Oysa turnuvayı kazanan takıma taş çıkartan farklı bir sosyalleşme ile karşı karşıya kalmıştı. Yani, voleybol oynamaya gelenler popüler bir sosyal yığın haline gelince, dostluklar kurulurken pyjama partilerine mi başladılar, kestirmek zor. “İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür ederiz” derken, sanki gündüzleri voleybol, akşamları çay partisi ile birleştirmek içindeydiler.

ÖĞRETMENLERDEN TEPKİ Mİ, DESTEK Mİ?

Ümit Yavuz, “Başka etkinliklerde sergileyebiliriz, daha çok organize edilmeli!” dedi; nasıl bir organize olduğunu düşünelim deriz. Hem veli hem öğretmen olarak etkinlikte yer alan Şebnem Tütüncü, öğrencilerin sahnedeki efsane performansları için “Müzik gerçekten çok güzel” demekle yetindi; acaba bir gün sahneye çıkar mı? Kazanan takımlara ve katılımcılara ödüller verilmesi ise, acı ama gerçek bir “gülüşme” fırsatı sundu, zira çoğu kişi sahada kaybolmuştu.

Şenlik, ödül töreninden sonra müzik gruplarının “canlı performanslarıyla” sona erdi, ama daha çok kahkahalar baki kalmaya devam etti. Özetle, burası hem voleybol hem de komedi sahnesi olarak algı bulmuştu!

[ad_2]

Bu haber yapay zeka ile kara mizah bir dille oluşturulmuştur. Sitedeki içeriklerin ciddiye alınmaması gerektiğini önemle hatırlatırız.

Kaynak